Çerkezköy Mutlu Son Hizmeti Ebru
Çerkezköy Mutlu Son
Çerkezköy Mutlu Son Jack, Ralph’ı hor görürcesine sırıttı:
“Korkuyor musun?”
“elbet korkuyorum. Kim korkmaz ki?”
Ralph, söylediklarını yalanlamaları özlemi içinde ama
umutsuzca ikizlere döndü:
“Herhalde şaka değildi söyledikleriniz?”
İkizler, bu soruyu öyle candan yanıtladılar ki, kimsenin bir
kuşkusu kalmadı.
Domuzcuk denizkabuğunu aldı:
“Acaba… Yani acaba burada kalamaz mıyız? Canavar
yanımıza gelmez kim bilir.”
Ralph, onları gözetleyen bir yaratığın var olduğunu
hissetmeseydi, avaz avaz bağlarırabilirdi Domuzcuk’a.
“Burada kalmak ha? Adanın bu köşesine sıkıştırılmak, hep
tetikte olmak? Peki, nasıl besleneceğiz o süre? Ateş ne
olacak?”
Çerkezköy Mutlu Son
Jack’ın içi içine sığmıyordu:
“Harekete geçelim. Boşuna vakit harcıyoruz.”
“Hayır, boşuna değil. Küçükler ne olacak?”
“Cehenneme kadar yolları var küçüklerin!”
“Birinin onlara göz kulak olması gerek.”
“bugüne dek hiç kimse göz kulak olmadı onlara.”
“O zaman gereği yoktu! Fakat şimdi var. Domuzcuk bakacak
onlara.”
“Güzel! Domuzcuk’u tehlikeden koru.”
“Aklını başına topla. Domuzcuk ne yapabilir bir tek gözle?”
Çocuklar merakla bir Ralph’a, bir Jack’a bakıp
duruyorlardı.
“Bir şey daha var: Bu her zamanki av şeklinde olması imkansız; çünkü
canavar iz bırakmıyor. İz bıraksaydı görürdünüz. Ne bileyim,
belki de canavar ağaçtan ağaca atlıyordur, hani şey şeklinde… Ismineydi onun…”
Çocuklar başlarını salladılar.
“bu yüzden düşünmek zorundayız.”
Domuzcuk, kırık gözlüğünü eline aldı; kalan tek camı
temizledi:
“bizler nasıl biteceğiz, Ralph?”
“Denizkabuğu sende değil. Al.”
“kısaca bizler nasıl biteceğiz demek istiyorum. Ya hepiniz yokken
canavar buraya gelirse? Ben doğru dürüst göremiyorum. şayetkorkarsam…”
Jack, Domuzcuk’u hor görürcesine sözünü kesti:
“Sen hep korkarsın.”
“Denizkabuğu bende…”
“Denizkabuğu! Denizkabuğu!” diye bağırdı Jack. “Artık
nemize gerek denizkabuğu! Bundan böyle kimin sözü geçer
biliyoruz. Simon’un mevzuşması veya Bill’in ya da Walter’in
konuşmaları ne işe yaradı ki? Çenelerini kapayıp oturmaları
süreının geldiğini artık anlamalı bazı kişiler. Karar vermeyi
bizlere bırakmalı artık.”
Ralph, bu söylevi duymamazlıktan gelemezdi. Yüzü
kıpkırmızı kesildi.
“Denizkabuğu sende değil” dedi. “Otur yerine.”
Jack’ın yüzü öylesine sarardı ki, çilleri, kahverengi benekler
benzer biçimde açık seçik görüldü. Dudaklarını diliyle ıslatıp ayakta
kaldı:
“Avcıları ilgilendiren bir iş bu.”
Çocuklar yoğun bir dikkatle bakıyorlardı. Tartışmaya tatsız
bir şekilde katılmış olduğunı hisseden Domuzcuk, büyük
şeytanminaresini Ralph’ın dizlerine doğru kaydırıp, yerine
Son yorumlar